Referandum sonuçları henüz kesinleşmemiş durumdadır; ancak kesin olan bir gerçek vardır ki Türkiye'de en az 24 milyon kişi Cumhurpatronluğu rejimine ve istibdada HAYIR demiştir. Sonuçlar ne olursa olsun istibdad cephesi kaybetmiştir. Devletin parasını "evet"e seferber eden, HAYIR'ın üstünden devlet sopasını eksik etmeyen istibdad cephesi, medya üzerinde kurduğu tahakkümü referandum gecesine taşımıştır. Anadolu Ajansı manipüle edilen rakamlarla kamuoyunu yönlendirme gayreti içine girmiştir. Televizyon kanalları alternatif bilgi kanallarına ulaşamamıştır. İstibdad cephesi tarafsız olması gereken yargının üzerinde kurduğu tahakkümü referandum gecesine taşımıştır. YSK skandal bir karara imza atarak referandumun sonuçlarını tartışmalı hale getirecek biçimde mühürsüz zarf ve pusulaları geçerli ilan etmiştir. Bu tablo karşısında istibdadın her türlü baskısına karşı, her türlü aşağılama, hakaret ve suçlamalara göğüs gererek "istibdada HAYIR" diyen Türkiye'nin emekçi halkı kazanmıştır.
Türkiye’nin değişimi son yarım yüzyıldır hep büyük kentlerdeki değişimle başlamıştır. Bugün en büyük kentler HAYIR demiştir. 1994’ten beri önce Refah’ın, sonra da AKP’nin elinde olan İstanbul ve Ankara bu sefer HAYIR demiştir. İzmir, Adana, Antalya hep HAYIR demiştir.
Türkiye’nin bütününün de evet mi, yoksa HAYIR mı dediği daha belli değildir. Birden fazla zarfı sandığa atan muhtarlardan pusulalara toplu şekilde evet mührü vuranlara, yasak olduğu halde evet oyunu fotoğraflayanlardan sandıklar açıldıktan sonra pusulalara evet mührü vuran görevlilere kadar bir dizi usülsüz uygulama kameraya alınmışken, ana muhalefet partisi sandıkların yüzde 60'ından fazlasına itiraz edeceğini duyurmuşken, kesin sonuçların alınmasının zaman alacağı açıktır. Gelinen aşamada tüm hukuki süreç tamamlanıncaya kadar ortada kabul edilecek, saygı gösterilecek herhangi bir sonuç yoktur.
Cumhurpatronluğu cephesi, kaybetmiştir: Halk sandığa en son gittiğinde, 1 Kasım 2015 oylamasında, AKP’nin oy oranı yüzde 49,5, MHP’nin oy oranı ise yüzde 12 idi. İkisinin toplamı yüzde 61,5 eder. Bugün bu iki partinin resmen desteklediği, BBP yönetiminin de destek verdiği anaysa değişikliği ise en iyi ihtimalle yüzde 51 evet oyu almıştır. Yüzde 10 oranında oy buhar olmuştur!
MHP bu referandumda ufalanmış, Bahçeli siyasi kariyerinin sonuna gelmiştir. Erdoğan ve AKP, tek müttefikini siyaseten kaybettiği gibi kendi içinde de büyük çalkantılarla boğuşmak zorunda kalacaktır. ABD emperyalizmi elindeki Zarrab davasını kullanarak Erdoğan'a şantaj yapmanın ve onun şahsında tüm Türkiye'yi rehin almanın peşindedir. Burjuvazi ve emperyalizm, Erdoğan ve AKP'nin başını çektiği istibdad cephesinin tüm referandum süreci boyunca kardeş kavgasını kışkırtan politikasını tersi yönde kullanmaktan çekinmeyecektir.
Türkiye'nin işçi ve emekçileri, referandumda tercihi ne olmuş olursa olsun derhal kendi çıkar ve menfaatleri temelinde birleşmelidir. Referandumun sonuçlarının yüzde kaçla kesinleşeceğinden bağımsız olarak ülke nüfusunun yüzde 99'unun kazanımlarını, temel hak ve özgürlüklerini korumak için birleşme zamanıdır. Türkiye'nin yüzde 1'inin yani sömürücü, asalak burjuva sınıfının temsilcisi TÜSİAD, sandıklar kapanır kapanmaz saat 17:00'de bir bildiri yayınlayarak kendi tavrını ortaya koymuştur. Bu bildiride TÜSİAD sonuç ne olursa olsun ABD ve AB emperyalizmine kayıtsız tâbiyet, esnekleştirme adı altında işçi sınıfının kazanımlarına saldırı talep etmektedir. Burjuvazi ve emperyalizm sonuç ne olursa olsun bu taleplerini dayatacaktır. Meşruiyeti tartışmalı bir referandumun sonucunda iktidarı sarsılan bir Erdoğan'ı ve partisini kendi taleplerini uygulamaya memur etmek isteyecektir.
Kıdem tazminatı hakkı, sendikal özgürlükler, iş güvencesi, kamu emekçileri için 657 ve işçi sınıfının tüm kazanılmış hakları tehdit altındadır. Üzerinde tüm halkın hakkının olduğu kamu kuruluşlarının geleceği, emekçilerin alınterinden kesilerek oluşturulan fonların akıbeti meçhuldür. İstibdad cephesi emperyalizmin dayatmalarına karşı çıkacak halde değildir. Ortadoğu'nun ateş çemberi içerisinde tüm emekçi halkın silah altındaki evlatlarının geleceği tehlikededir.
Erdoğan ve AKP, güçlü Türkiye hamaseti içinde tüm ülkeyi emperyalizm karşısında savunmasız kılmış, emekçi halkı birbirine düşmanlaştırarak asalak patronlar sınıfı karşısında takatsiz bırakmıştır.
Türkiye'nin kaderini Türkiye'yi Anonim Şirket gibi yönetmeye çalışan Erdoğanlar da, Anonim Şirketleriyle Türkiye'yi yönetmeye çalışan TÜSİAD’lar da belirleyemez. İşçi sınıfı çok geç olmadan siyaset sahnesine çıkarak masaya yumruğunu vurmalıdır. Türkiye'nin yüzde 99'unun, referandumda hangi tarafa mührü basmış olursa olsun, bu gidişata vereceği cevap net olmalıdır: Kardeş kavgasına HAYIR, istibdada HAYIR, sömürüye HAYIR, emperyalizme HAYIR!