Akdeniz: Dünya devriminin yeni havzası!

The Mediterranean: new basin of world revolution!

البحر الأبيض: الحوض الجديد للثورة العالمية

مدیترانه: حوزه جدید انقلاب جهانی

Il Mediterraneo: nuovo bacino della rivoluzione mondiale!

Μεσόγειος: Νέα λεκάνη της παγκόσμιας επανάστασης!

Derya Sıpî: Deşta nû a şoreşa cihânê

Միջերկրական ծով: նոր ավազանում համաշխարհային հեղափոխության.

El Mediterráneo: Nueva cuenca de la revolución mundial!

La Méditerranée: nouveau bassin la révolution mondiale!

Mediterrâneo: bacia nova da revolução mundial!

DİP Bildirisi: Amerikan çıkarları için kardeş kanı dökülmesine hayır!

Türkiye’nin “Barış Pınarı” ismiyle gerçekleştirmeye hazırlandığı operasyon planı, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile Suriye toprakları içinde oluşturulan NATO koridorunu, Fırat nehrinin doğusuna sınır hattı boyunca uzatma girişiminin parçasıdır. Üzerinde “Made in USA” etiketi vardır. ABD yönetiminin verdiği karışık mesajlar bugüne kadar Türkiye’yi hizaya çekmek için kullandıkları havuç sopa politikasının tezahürleridir.

NATO koridoru Amerika’nın Suriye topraklarında elde ettiği askeri ve siyasi mevzileri artan oranda güvence altına alma projesidir. Burada taşeron ihalesi Türkiye’ye kalmış görünmektedir. Hedef, Suriye’nin geleceği şekillenmeye yüz tutarken bu koridorun emperyalist kampın nüfuzunu arttırma yönünde bir etki yaratmasıdır. NATO koridoru nihai olarak Türkiye’yi, emperyalizm beslemesi silahlı çetelerin hamisi olarak Suriye, İran ve Rusya’ya karşı konumlandırma anlamına gelecektir.  .

Kürdün esareti Türkün ve Arabın boynundaki zincirdir

Türkiye kamuoyunun bu savaşa ikna edilmesi için meselenin bir beka ve güvenlik sorunu olarak sunulması gerekmiştir. Türkiye’de iktidar bunu “beka sorunu” sloganı ile ifade etmektedir. ABD ise  “Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını anlıyoruz” diyerek aynı algıyı güçlendirmektedir. Çünkü milliyetçi ve şoven propaganda, gerçek ve ortak düşman olan emperyalizmin ve sömürgeci burjuvazinin arkasına gizlendiği bir sis bulutu yaratmaktadır. Rojava’da olsun başka yerde olsun kardeş Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesi bir güvenlik sorunu olarak görülemez. Bilakis Kürdün esareti modern tarih boyunca aynı zamanda Türkün ve Arabın boynundaki zincir olagelmiştir.

Güvenlik sorunu ABD’dir, NATO’dur, İncirlik’tir, dolar’dır!

Türkiye’nin başlıca güvenlik sorunu sınırların dışında değil içindedir. Türkiye’nin NATO üyeliği bir güvenlik şemsiyesi değil güvenlik tehdididir. TBMM’yi bombalayan uçaklara yakıt ikmali yapan tankerlerin kalktığı İncirlik üssü hep açık kalmıştır, bugün de faaliyettedir ve her gün Ortadoğu halklarına kan kusturmaktadır. ABD emperyalizminin olduğu yerde Türk, Kürt, Arap, Fars ve diğer halklar için güvenli bir bölge yoktur, olamaz!

Trump, Türkiye’nin Amerikan planından sapma ihtimaline karşı bir kez daha elinde dolar sopasını tutarak “ekonominizi mahvederim” diyor. Damarlarında dolar zehri taşıyan ekonomisiyle Türkiye bu tehdide karşı tamamen korumasız durumdadır. “Biz tehditlerle hareket edecek bir ülke değiliz” diye nutuk atan iktidar daha önce bu sopayı gördüğünde Rahip Brunson’ı teslim etmişti. Bugün de Trump’a “ne isterse verecek” durumdadır. Ve Trump, Amerikan çıkarları için Türk ve Kürt halklarının evlatlarının kanını istiyor. Türkiye için dolar bağımlılığından kurtulmak esas varlık yokluk meselesi haline gelmiştir. 

Siyonist yerleşimcilik modeline hayır!

Suriyelilerin eve dönüşü askeri bir operasyonla değil ancak emperyalizmin devre dışı bırakıldığı bir siyasi çözümle sağlanabilir. Şu anda sözümona bir çözüm olarak sunulan şey, Erdoğan’ın BM toplantısında İsrail’i eleştirdiği Siyonist yerleşimcilik modelinin bir benzeridir.  Suriye’de ÖSO artığı silahlı çeteler eliyle demografik yapıyı değiştirecek bir girişim, belirli müteahhitleri zengin edebilir ama Türkiye’yi Suriye topraklarında daha da derin bir şekilde Amerikan taşeronu olarak gayri meşru bir pozisyona sürükleyecektir.

ABD, DAİŞ’i ihaleye çıkartıyor

Amerikan planı, 10 binlerce DAİŞ’linin (IŞİD’linin) tutulduğu hapishaneleri de Türkiye’ye ihale etmek istemektedir. Kendi sözde halifelerine biat etmeyen herkesi İslam’ın düşmanı sayan bu tekfirciler, en başta Suriye’nin Arap, Kürt, Süryani, Yezidi, Türkmen ve diğer halklarına karşı suç işlemiştir. Bu insanların yargılanmaları DAİŞ’in  Türkiye’de gerçekleştirdiği katliamların hesabını sormamış, soramamış bir iradeye ihale edilemez. Suriyeli mültecilerin geri dönüşü gibi bu sorun da Suriye’de halkların iradesini yansıtan bir siyasal çözümün sağlanmasını şart koşar. Şu anda gidilen yol ise siyasal çözüm getirmek bir yana sorunları daha da arttırmaktadır.

Kürtleri bastırmak için DAİŞ’i diriltmeyi göze alan sözde laikler!

2014’te Erdoğan hükümetinin dışişleri bakanı olan Ahmet Davutoğlu DAİŞ’in öfkeli gençlerden oluştuğunu söylemiş, hareketi meşru göstermeye çalışmıştı. 2014 Ekim ayında DAİŞ Kobani’ye saldırdığında Erdoğan “Kobani düştü düşecek” diyerek Türkiye’nin neredeyse bütün Kürtlerinin öfkesini kendi üzerine çekmişti. DAİŞ’in, başta Suruç ve Ankara katliamları olmak üzere sayısız katliamının, engellenmesi mümkün eylemler olduğu bütün delilleriyle ortaya çıkmış bulunuyor. Şimdi Türkiye askerinin Suriye’ye sözde beka sorunu dolayısıyla girişine alkış tutan Batıcı-laik burjuvazinin temsilcileri, en başta da askeri operasyon tezkeresine destek veren CHP, AKP hükümetinin hapisteki 10 binlerce DAİŞ’li ve onların aileleri ile ilgili nasıl bir politika izleyeceğini biliyorlar mı? DAİŞ, bu bölgenin geleceği için büyük bir tehlikedir. Barış Pınarı’nın bir boyutu da, şimdilik bastırılmış olan bu tehlikenin dirilmesine yol açması ihtimalidir.  Ortadoğu’da yaşanan kan gölü ve mezhep savaşları, laikliğin ekmek su kadar hayati ve vazgeçilmez olduğunu kanıtlamıştır. Laiklik, sadece DAİŞ ve benzerlerine karşı değil çıkarları için onu ilk fırsatta çöpe atan Batı emperyalizmi ve şoven milliyetçiliklere karşı da savunulmak zorundadır.    

Kardeş kavgasına hayır! Kürtlerin özgürce yaşamasına saygı duyun!

ABD, DAİŞ’e karşı Kürtlerin güvenliğini sağladığını iddia etti yıllardır. Bugün de aynısını Türkiye’ye söylüyor. Oysa ABD’nin güvenliğini sağlamakla ilgilendiği şey sadece ve sadece Amerikan çıkarlarıdır. Bugün Trump’ın bir açıklaması ile havaya girip mehter marşları eşliğinde sefere hazırlananlar da, ABD yönetimi içindeki anlaşmazlıklara bakıp buradan barış için umut besleyenler de aynı hatayı yapıyorlar. Olası çatışmalarda, NATO ordusunun harekâtına karşı Amerikan silahlarıyla gerçekleştirilecek direnişte ölenler kardeş halkların evlatları olacaktır. Bir kez daha “Kürtlerle barış, ABD’yle savaş” şiarı tek çıkış yolu olarak karşımızdadır!

Askeri operasyona ve NATO koridoruna hayır!

ABD sınırın iki tarafından da defol!  

Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkına saygı!

Türkiye NATO’dan çıksın! İncirlik kapatılsın!

Kürtlerle barış ABD’yle savaş!

 

08 Ekim 2019