Çürüyen kapitalist sistemin dünyayı içine sürüklediği barbarlık vahşi bir katliamla Yeni Zelanda’da baş gösterdi. Şimdiden 49 kişinin hayatını yitirdiği ve çok sayıda yaralının olduğu bu katliamı en güçlü duygularla kınıyoruz. Katliamlar yaratan çürümüş düzenin tepesindeki emperyalist liderlerin döktükleri timsah gözyaşlarının aksine duyduğumuz acı, faşizme ve ırkçılığa karşı öfkemizi bilediği kadar halkların kardeşliği için mücadele kararlılığımızı da güçlendirmektedir.
Christchurch (Mesih Kilisesi) kasabasındaki iki camiye girerek ibadet eden Müslümanları katleden kişi, sadece otomatik silahlarla değil ırkçı bir beyin ve yozlaşmış bir kişilikle de donanmıştı. Katliamı sosyal medyadan yayınlayan bu kişi geriye Müslümanlara ve göçmenlere nefret kusan 87 sayfalık bir manifesto bıraktı. Her zaman olduğu gibi saldırganın akıl sağlığı tartışılıyor ancak esas dikkat edilmesi gereken, bu katliamcının motivasyonunu sağlayan düşüncelerin Batı dünyasında her geçen gün etkisini artıran faşist hareketin, seçim meydanlarında söylediklerinden ve propaganda broşürlerinde yazdıklarından çok da farklı olmamasıdır.
2011’de Norveç’te bir gençlik kampına saldıran Breivik’in eyleminin bireysel bir çılgınlıktan ibaret olmadığını, o günden bugüne İskandinavya ve Avrupa’da faşizmin yükselişinde ve kitleselleşmesinde gördük. Düzenin sözüm ona merkez partilerinin nasıl bu yükselişe çanak tuttuğunu, sözde Batı değerlerinin, emperyalist burjuvazinin ezilen halklara ve göçmenlere karşı beslediği korku ve nefretin yanında bir hiç olduğuna tanıklık ettik. Bu katliamın da asla Yeni Zelanda’nın bir kasabasında yaşanan bir trajediden ibaret olmadığını ve öyle kalmayacağını biliyoruz.
Elbette dünya halklarının, mücadeleler, direnişler, isyanlar ve devrimler içinde canlı tuttuğu erdem, barbarlığa üstün gelecektir. Ezilenlerin barbarlığa cevabı başka tür barbarlıklar değildir. Ortadoğu’da Müslümanların çektiği eziyete kiliselere saldırarak cevap verenler emperyalizmin oyununu oynamış oldular. Mısır devrimi sırasında Tahrir Meydanı’nda ibadet eden Müslümanların etrafına zincir oluşturan Hıristiyanlar, bize devrimlerin çok başka ve çok güçlü cevapları olduğunu hatırlatmalıdır. Dünyanın karşısında olduğu yol ayrımı “ya barbarlık ya sosyalizm”dir.