Akdeniz: Dünya devriminin yeni havzası!

The Mediterranean: new basin of world revolution!

البحر الأبيض: الحوض الجديد للثورة العالمية

مدیترانه: حوزه جدید انقلاب جهانی

Il Mediterraneo: nuovo bacino della rivoluzione mondiale!

Μεσόγειος: Νέα λεκάνη της παγκόσμιας επανάστασης!

Derya Sıpî: Deşta nû a şoreşa cihânê

Միջերկրական ծով: նոր ավազանում համաշխարհային հեղափոխության.

El Mediterráneo: Nueva cuenca de la revolución mundial!

La Méditerranée: nouveau bassin la révolution mondiale!

Mediterrâneo: bacia nova da revolução mundial!

Uluslararası Konferans Sonuç Bildirgesi: "Avrupa Krizde"

European Conference June 2013 Athens

 

Biz Avrupa’nın, batısında doğusunda, kuzeyinde güneyinde bulunan 20 ülkesinden, ama ayrıca Ortadoğu, Asya, Afrika ve Latin Amerika’dan gelen, onlarca farklı siyasi örgütte, devrimci ve anti-kapitalist sol partilerde, mücadeleci sendikalarda, sosyal hareketlerde, halkın öz-örgütlenme temelinde oluşturulmuş mücadele kolektiflerinde kavga veren militanlar olarak 9-10 Haziran tarihlerinde Atina’da Uluslararası Avrupa Konferansı’nda bir araya gelmiş bulunuyoruz. Tüm ülkelerdeki işçileri, işsizleri, yoksul ve sosyal olarak dışlanmış kitleleri, dünya kapitalizminin mevcut krizi tarafından yayılan sosyal felaketten çıkış yolu olarak devrimci enternasyonalist bir alternatif için ortak mücadeleye katılmaya çağırıyoruz.

Altı yıldan uzun süredir, eşi benzeri görülmemiş bir küresel kriz kapitalist dünyayı sardı. Bu ne yalnızca sıradan döngüsel bir kriz ne de konjonktüre bağlı bir sorun. Bu insanlığın bugünü ve geleceği için çok büyük sorunlar oluşturan evrensel, sistemik, tarihsel bir kriz. Hepimiz için, ezilenler ve sömürülenler için, bu bir karar ve kaderimizi kendi ellerimize almak için bir mücadele anıdır. Kazanacağımız ya da kaybedeceğimiz, şu ya da bu talep değil, yaşamımızın kendisi için – yaşam hakkı için- evrensel insan kurtuluşu, sömürüden, ezilmeden, insanın insanı aşağılamasından özgürleşmek için.

Küresel kapitalizmin merkezinde, ABD’de başlayan krizin merkez üssü Avrupa Birliği’ne kaydı. Kapitalistler, onların hükümetleri, AB, Avrupa Merkez Bankası ve İMF, kendi sömürü sistemlerinin iflasını, tümüyle verimsiz ve en barbar sosyal yamyamlık türü “kemer sıkma” programları ile milyonlarca insanın yaşamları, işleri, ücret ve emeklilik, barınma ve başka haklarını tırpanlayarak işçilere ödetmeye çalışıyor.

Derecesi, şekli ve gelişim biçimi açısından bütün farklarına rağmen, kriz,  Avrupa’nın güneyini ve kuzeyini, doğusunu ve batısınıbir bütün olarak vurdu. Sadece çevreyle ya da Avrupa’nın güneyi ile sınırlı değildir.  Yunanistan’ın iflası, kıta çapında ve uluslararası düzeyde nelerin geleceğini gösteren bir başlangıçtı.

Avrupa’nın ortak para birimi, Avro bölgesi ve bütün bir proje olarak AB’nin kendisi dağılma tehdidi ile karşı karşıya iken, Avrupa halkları kapitalizmin çürük temelleri üzerine inşa edilen “Avrupa yapısı”nın enkazının altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya. Avrupa hakim sınıfları, kıtayı, ABD ve Asya’daki rakiplerine karşı dünya üzerinde hegemonya kurmak için birleştirme rüyalarını gerçekleştirmede başarısız oldular.

Bizim Avrupa’da gerçek bir alternatif için ve iflas etmiş kapitalizmin bugünkü kâbusundan sosyalist bir çıkış için yolumuz, sadece “zengin” Kuzey’e karşı “yoksul Güney cephesi” ile sınırlı olamaz; hatta dahası Güney’in yoksulları ile Güney’in zenginlerinin Rajoy, Letta, Holland, Samaras, Anastasiadis, veya Coelho ile birlikte Kuzey’in yoksullarına, Fransız ve Alman işçilerine ya da Stockholm Husby’deki yoksullara karşı da olamaz. Bizim, dünyanın tüm ezilenlerinin, yoksunlarının ve lanetlilerinin, güneyiyle kuzeyiyle, batısıyla doğusuyla, Lizbon’dan Vladivostok’a Avrupa’da, Akdeniz’de, tiranlara, yerli diktatörlere ve yabancı emperyalistlere karşı isyan eden halkların baharının Ortadoğusu’nda, birleşik devrimci enternasyonalist bir cephesini, direnişin ve tüm dünyanın kurtuluşunun birleşik enternasyonalist gücünü oluşturmaya ihtiyacımız var.

AB’de savaşan bizler için, “Avrupacı” liberal ya da reformist yanılsamalardan kaçınmak hayati bir önem taşır: bankacıların ve tefecilerin, büyük sanayicilerin ve yozlaşmış politikacıların bu emperyalist Birliği, Avrupa’yı dev bir güvencesiz işçi kampına çeviren hâkim elitlerin bu otoriter ve baskıcı ittifakı; özellikle bu tarihi kriz anında, ama aslında başka koşullarda da reformlarla “sosyal ve demokratik” bir Avrupa haline dönüştürülebileceğine ilişkin yanılmsamalardan kaçınmak gerekir. Bastil reforme edilmez, yıkılır!

Diğer yandan, solcu popülist bir retorik kullandığı zaman bile “Avro-kuşkuculuk”her zaman gerici bir burjuva içeriğe sahiptir. Krizden alternatif bir çıkış yolu, avrodan (devalüe edilmiş) drahmi veya liret veya pesetaya vb. geçiş değil, sosyal sistemin kendisinin radikal biçimde değişmesidir, elzem olan budur. Aynı iflas etmiş sosyal sistemi yönetenlerin hâkimiyetinde ve ulusal polisin, ulusal generallerin ya da ulusal gardiyanların kontrolü altında boğucu ulusal sınırlara ulusalcı bir geri çekilme gerçekten istenen ve uygun bir alternatif değildir. Otarşi, bu gerici ütopya (ya da hatta distopya) 30’larda felaket trajedilere yol açmıştır; kapitalist küreselleşme koşullarında feci şekilde gülünçtür. Bu yönde bir vizyon ırkçılık, baskı ve ayrımcılığı körükleyerek Avrupa’daki göçmen toplulukların içinde bulunduğu halihazırdaki cehennemi durumunu kötüleştirecektir.

Bugün, zehirli milliyetçi popülizm, sağ ya da “sol” renklerin farklılığına rağmen ve dahası milliyetçi sağ ve aşırı sağ, hatta daha da kötüsü Yunanistan’daki “Altın Şafak” ya da Macaristan’daki Jobbik benzeri tehlikeli Nazi oluşumlarında olduğu gibi kapitalist sistemik çıkmaz tarafından barbarlığa giden uğursuz yolu açıkça gösteriyor.

Kördüğümü enternasyonalizmin kılıcıyla kesmeliyiz: emperyalist Avrupa Birliği’nin “tepemizdeki” haydutları, sömürücüleri ve ezenleri ile birlikte yıkılması mücadelesi ile bütün kıtanın işçileri ve halk kitlelerinin ortak mücadelesinin “aşağıdan” sosyalist birleşmesi, yani ezilenlerin devrimci geleneğindeki adıyla Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri’nin kurulması için mücadeleyi birleştirmeliyiz.

Bu stratejik hedefe doğru ilerlemek için, bütün kolektiflerin, hareketlerin, örgütlerin, farklı geleneklerden gelen sınıf mücadelesi ve kurtuluş mücadeleleri içindeki tüm savaşçıların, Avrupa düzeyinde ve uluslararası düzeyde, krizden çıkış için Program’ın ana ekseninde açık, kolektif, sekter olmayan bir tartışma yapmasına ve mücadelelerimizi ortak bir hareket ve kampanya Planı hazırlayarak ve uygulamaya koyarak koordine etmeye acil olarak ihtiyaç var.

 

Uluslararası Avrupa Konferansı aşağıdaki programatik noktalar üzerinden ortak bir mücadeleye çağırır:

 

·         Uluslararası tefecilerle, “piyasalar”ın, bankaların ve finans kapitalin diktatörlüğüyle mücadele etmek üzere milyonlarca insanı parasından ve hayatından eden BÜTÜN kamu borçlarının iptali ve bankaların işçi denetimi altında mülksüzleştirilmesi gereklidir.

·         AB, AMB, IMF ve kapitalist hükümetlerce dayatılan, adına “kemer sıkma” dedikleri sosyal yamyamlık tedbirleri derhal durdurulmalıdır.Sömürü sisteminin krize girmesinin bedelini kapitalist ödemelidir, sömürülen değil! Ücretlerin, emekli maaşlarının, sosyal hakların azınlığın kârları doğrultusunda değil, emekçi halkın ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmesi için mücadele etmeliyiz.

·         Kitlesel işsizlik karşısında, işten çıkartmaların yasaklanması, çalışma saatlerinin tüm çalışanlar arasında pay edilmesi çağrısını yapıyoruz. Her halükârda yaşamsal nitelik taşıyan ve acil bir gereklilik teşkil eden altyapıya yönelik kamu hizmetleri istihdam yaratacak şekilde geliştirilmelidir. Büyük sanayi baronları işçileri daima fabrikaların kapısına kilit vurmakla veya başka ülkelere taşımakla tehdit eder, bu şantaj yoluyla daha fazla ücret kesintisi ve işten çıkartma dayatmaya çalışırlar; yanıtımız kapatılan veya kitlesel biçimde işçi çıkartan fabrikaları işgal etmek, tazminat ödemeksizin mülksüzleştirmek ve işçi denetimi veya yönetiminde tekrar işletmek olmalı.

·         Faşizme, ırkçılığa, kadınlara veya cinsel azınlıklara, her türlü azınlığa yönelik ayrımcılığa karşı kararlı bir mücadele! Göçmenleri ve bütün ezilen toplulukları savunalım! Renklerinden, etnik kökenlerinden veya dinlerinden bağımsız olarak bütün işçilere eşit hak! İşçiler ve halk hareketleri faşist çeteler ve devlet baskısı karşısında İşçi Savunma Gücü oluşturmalıdır.

·         Borç dolayısıyla insanların evlerinden atılmasına veya faturalarını ödeyemedikleri için elektrik ve sularının kesilmesine, başta sağlık ve eğitim olmak üzere ortak mallardan yoksun bırakılmasına veya bunların özelleştirilmesine karşı mücadele!

·         Çevrenin tahribine karşı mücadele!

·         Devletin baskı aygıtının, NATO’nun, bütün askeri üslerin, bütün askeri ittifakların tasfiyesi için, ezilen halkların Afrika’da, Ortadoğu’da, Asya’da, Latin Amerika’da verdikleri antiemperyalist mücadele ile tam dayanışma!

İşçi sınıfının ve halk kitlelerinin bütün acil talepleri için savaş şiarımız şu olmalı: Bütün kapitalist hükümetler yıkılsın! İşçi hükümeti, işçi iktidarı için! Yıkılsın emperyalistlerin Avrupa Birliği! Yaşasın Avrupa Sosyalist Birleşik Devletleri!

 

Atina, 10 Haziran 2013