Venezuela’da ABD emperyalizmi bir darbe ile Maduro’yu devirmeye çalışıyor. ABD, kendini başkan ilan eden Guaidóisimli kuklayı sahne arkasından oynatmakla kalmıyor, Venezuela’yı açıkça askeri saldırıyla tehdit ediyor. Amaç sadece Venezuela’da değil tüm Latin Amerika’da emperyalizme karşı direnç gösteren herkesi teslim almak. Amerikan tehdidinden öncelikle Küba ve ardından bazı başka ülkeler de nasibini almakta. Bu ülkelerin ortak özelliği ABD’nin, arka bahçesi olarak gördüğü Latin Amerika’da emperyalizm için birer diken olmaları. ABD’nin arka bahçesinin yapma çiçekleri ise başta Brezilya’nın faşist eğilimli Bolsonaro olmak üzere Kolombiya’nın, Arjantin’in, Peru’nun, Paraguay’ın gerici ve emperyalist işbirlikçisi liderleri.
Venezuela’da yaşananları net ve berrak bir şekilde kavramak zorunludur. Kukla Guaidó, “genel oy” ile seçilmiş Ulusal Meclis’in başkanı olmasını kendine meşruiyet kaynağı yapmaya çalışıyor. Oysa o, arkasını ABD emperyalizmine dayayarak ve Venezuela ordusuna Amerikancı bir darbe çağrısı yaparak hem kendisinin hem de dayandığı meclisin meşruiyetini ortadan kaldırdı. Bugün kukla Guaidó’yu demokrasi adı altında savunan ABD ikiyüzlüdür. Yıllarca yeryüzünde ne kadar eli kanlı diktatör varsa desteklediler. Son olarak Suudi Arabistan Krallığı’nın katil prensine sahip çıktılar ve bunu yaparken “genel oy” hiç ama hiç umurlarında olmadı. Bugün de durum farklı değildir.
Guaidó dün seçilmiş bir milletvekiliydi. Bugünse Venezuala halkını zerre kadar temsil etmeyen bir darbecidir. Guaidó, Trump’ın Amerika kıtasındaki prens Selman’ıdır. Durum bu kadar nettir. Venezuela’da Maduro ile Guaidóarasında bir orta yol yoktur! Genel oyla seçilmiş Ulusal Meclis ile genel oyun yanı sıra toplumsal kesimlerin temsilcilerinden oluşan Kurucu Meclis arasında bir orta yol yoktur! Ulusal Meclis darbecidir. Halk iradesinin şu ya da bu şekilde tecelli ettiği tek kurum olarak Kurucu Meclis kalmıştır. Maduro’ya herhangi bir şekilde siyasi destek vermemiz söz konusu olmasa da, Venezuela’nın meşru başkanı odur. Biz de emperyalizme ve kuklalarına karşı kayıtsız ve koşulsuz Venezuela’dan yanayız! Guaidó ise kendisini emperyalizme satmıştır ve şimdi ülkesini de satmak için Trump’ın oyununu oynamaktadır. Orta yol arayan er ya da geç emperyalizmin bilinçli hizmetkârlarının yanına düşecektir.
Bugün Venezuela’nın ekonomik durumu vahimdir. Halkı büyük bir sefalet içindedir. Ancak emperyalist propaganda makinesinin söylediği gibi bunun sebebi Maduro’nun sosyalist olması değildir. Tam tersine sorun Chávez gibi Maduro’nun da sosyalist olmamasıdır. Petrol kamulaştırılmıştır ama Amerikan Chevron, Avrupalı Total ve Statoil gibi emperyalist tekeller hükümetle anlaşarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Ülke ekonomisinin üçte ikisi özel sektörün elindedir. Piyasa ekonomisi hâkim konumunu yitirmemiştir. İşçi sınıfının bağımsız örgütlenmesi ve siyasi iktidar organları oluşturması engellenmiş, ülke burjuva parlamenter bir siyasal yapıyla yönetilmeye devam etmiştir. Şimdi emperyalizm tarafından yaptırımlarla bombalanan ekonomi, içeriden özel sektörün sabotajlarıyla çöküntüye sürüklenmektedir. Burjuva parlamentosu ise darbe karargâhına dönüşmüştür. Yani Chávez ve Maduro sosyalist olduğu için değil sosyalizm ile kapitalizm arasında orta yol aradığı, önlemleri hep yarı yolda kaldığı için, hem ülkeyi hem de kendi siyasi hareketlerini uçuruma sürüklemiştir.
Venezuela’da yaşananlarda bizim için sayısız dersler mevcuttur. Emperyalizmden demokrasi, özgürlük, insan hakları beklemenin ne kadar boş olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bize yarım yüzyıldır demokrasi, uygarlık ve insan hakları getirmeyi vaad eden Avrupa Birliği, Venezuela’da hemen darbenin yanında yer almıştır. Avrupa emperyalizmi dün de 12 Eylül diktatörlüğünü desteklemişti. 12 Eylül işçi sınıfını ezdi ve Avrupa Birliği onun sayesinde Türkiye’nin boynuna Gümrük Birliği zincirini geçirdi. Ne ABD ne AB! Emperyalizmle ilişkide orta yol yoktur! Hürriyet, emperyalizmi yenerek kazanılacaktır. Türkiye NATO’dan derhal çıkmalı, İncirlik başta olmak üzere tüm yabancı üsler kapatılmalıdır.
Türkiye’nin de Venezuela gibi büyük bir ekonomik krize sürüklenmesi an meselesidir. Ve bizler bu krizi yaratan sermayenin düzeniyle de hiçbir uzlaşma içinde olamayız. Ekonomide de işçi sınıfı ve burjuvazi arasında orta yol yoktur! Tüm bankalar kamulaştırılmalı ve tek bir devlet bankası emekçi halkın yararına bir ekonomik planın hizmetine girmelidir. Kilit sanayi kuruluşları ve daha önce özelleştirilmiş olan tüm işletmeler, tüm eğitim ve sağlık kuruluşları işçi denetiminde kamulaştırılmalıdır. Nihayet dış ticaret ve döviz devlet kontrolüne alınmalıdır.
En önemlisi de istediği kadar halkın oylarıyla seçilmiş olsun, seçilenlerin patronların, toprak ağalarının ve tefecilerin arasından belirlendiği ve istibdadın zincire vurduğu meclis emekçi halkın sorunlarını çözemez. Ekmek ve hürriyet için yasaksız ve barajsız seçimlerle halkın temsilcilerinin oluşturacağı bir zincirsiz Kurucu Meclis’le Türkiye’yi yeniden kuracağız. Ya emperyalizmin ve istibdadın ellerinde batmak ya işçi-emekçi hükümetiyle kurtuluş! Venezuela’da da Türkiye’de de orta yol yok! Bir avuç kan emici sömürücünün emekçi çoğunluğu yönettiği, uzlaşmaz sınıf çelişkileriyle bölünmüş yeryüzünde orta yol yok!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2019 tarihli 113. sayısında yayınlanmıştır.