Yunanistan’da, 3-6 Nisan tarihleri arasında “Mücadele ve Dayanışma Kervanı” gerçekleşti. Bu eylemi, kendi işçileri tarafından işgal edilen ve özyönetimle yönetilen VioMe fabrikası, yine kendi çalışanlarınca işgal edilen ve özyönetimle yönetilen ulusal radyo ve televizyon kurumu kuzey Yunanistan kolu (ERT3), Chalkida Çimento’da örgütlü sendika, işten atılan Maliye Bakanlığı temizlik işçileri, işten atılan okul hizmetlileri ve görevden uzaklaştırılan öğretmenler birlikte organize etmişti.
VioMe için bu kervanın amacı, Tsipras’ın işgal edilen fabrikayı iki yıl önce ziyaret ettiğinde söz verdiği gibi, Çalışma Bakanını VioMe işçilerinin haklı mücadelesine yönelik acil bir çözüm talebiyle bir toplantıya zorlamaktı. Diğer katılımcı işçiler ise sadece VioMe’yi desteklemek için değil, ayrıca kendilerinin çözüm bekleyen sorunlarının hükümet tarafından çözülmesi talebiyle de Kervan'a katıldılar.
Genellikle birbirlerinin karşısına konulan kamu ve özel sektör işçileri, ilk kez, çalışma hakkı, özelleştirmeler ve ayrıca Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) oluşan “Troyka”nın empoze ettiği kemer sıkma programı konularında güçlerini birleştirdiler. Kapitalist mülkiyet ilişkilerine karşı, toplumsal emeğin yeni temeller üzerinde, işçi denetimi ve yönetimi altında yeniden örgütlenmesi için mücadele etmek adına bir araya geldiler.
Mücadele ve Dayanışma Kervanı, Cuma akşamı VioMe ve ERT3’ün bulunduğu yerden Selanik’in merkezine doğru yapılan bir gösteri yürüyüşüyle harekete geçerken, ulusal televizyon binasının önünde gerçekleştirilen bir dayanışma konseri için durdu. Hafta sonu boyunca otobüs ve trenle ülkeyi dolaşan Kervan; Larissa, Volos, Levadeia, Chalkis gibi şehirlerde durarak, Aluminyum Hellas işçileri sendikası gibi çeşitli sendikalar ve yerel mücadele örgütleriyle birlikte gösteriler ve eğitsel etkinlikler gerçekleştirdi.
Kervan, pazar akşamı, Atina’nın banliyölerinden biri olan Aya Paraskevi’de bulunan ulusal radyo-televizyon kanalı ERT’ye ulaştı. ERT, Merkez Sağ ve PASOK’tan oluşan bir önceki hükümet tarafından, Troyka’nın emirleri doğrultusunda tüm çalışanları kovularak kapatılmıştı. Gazeteciler ve teknisyenler sendikası PROSPERT tarafından sıcak bir şekilde karşılanan Mücadele ve Dayanışma Kervanı, daha sonra Atina’nın merkezindeki Syndagma Meydanı’na girdi. Burada işçi sınıfı hareketi içindeki sendikalar ve işçi örgütlerinin her birinin temsilcileriyle birlikte bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Pazartesi sabahı, Çalışma Bakanlığı’na doğru bir gösteri yürüyüşü düzenlendi. Çalışma Bakanı, Kervanın geleceğini öğrendiğinde, radyodan hoş gelirler şeklinde bir açıklama yapmıştı. Ama aniden, kilometrelerce uzaktaki Atina Havaalanı’nda çalışma koşulları üzerine özel bir denetim yapması gerekecekti!
İşçi temsilcileri en sonunda, binaların ve arsaların satışına dair karar verilmeden önce hükümetin VioMe konusunda bir çözüm üreteceği güvencesini veren bakanlık yetkilileriyle buluştu. Çözümün ne olduğu belirtilmedi. Kervan temsilcileri, sorun çözümsüz kalır ve hükümet başa geçtiği sıralarda verdiği sözleri tutmazsa, daha da büyüyüp geri dönecekleri konusunda yetkilileri ve hükümeti uyardı.
Syriza da benzer şekilde son gününe kadar Kervan'ı görmezden geldi. Kendi radyo istasyonlarından birdenbire birtakım etkinlikler ilan ettiler. Fakat ne herhangi bir parti (Syriza) örgütünün katılımından bahsedildi, ne de Başbakan ve hükümetin işçiler ve talepleriyle ilgili ihtilafları önlemek için harekete geçmemesi konusunda bir eleştiri verildi. Hükümetin şimdi parlamentoya ERT hakkında bir yasa tasarısı sunmasının, neredeyse bir önceki Troyka yanlısı hükümet tarafından sunulan çerçeve yasayı tekrarlamaktan ibaret olacağı için hiçbir değeri yoktur. Bütün bunların dışında, “Red” ismiyle de anılan, Syriza’ya bağlı Radyo Kokkino, ERT3 işçilerinin özyönetim talebini -ki bu, Kervan’ın da göze çarpan taleplerindendir- eleştirdi.
Merkezci Andarsya’nın durumu da daha iyi değildi. VioMe sürecinde hiç yer almadıkları gibi, Mücadele ve Dayanışma Kervanı organizasyonun hiçbir aşamasında da bulunmadılar. Volos ve Selanik gösterileri sırasında birkaç aktivist gönderip bildiri dağıtmak ve Atina’da iken, küçük bir ekiple gelerek, SEK’in (Sosyalist İşçi Partisi-Andarsya içindeki Cliffçi bir örgüt) gelecek ay yapılacak etkinliklerini tanıtmak dışında herhangi bir şey yapmadılar.
Stalinist KKE (Yunanistan Komünist Partisi) ve Maocu örgütler de tamamıyla Kervan’ın dışında kaldılar. Birçok anarşist örgüt Kervan’ı görmezden gelirken, çoğunlukla yerel gösterilerde olmak üzere, sadece bazı anarko-sendikalist örgütler Kervan’a dahil oldular.
EEK (Devrimci İşçi Partisi), Kervan’ın organizasyonunda ve zaferinde önemli bir rol oynadı. Ayrıca işgalin ilk gününden beri VioMe mücadelesinin içinde yer almıştık. Patronlar fabrikayı terk ettiği zaman, işçilerin özyönetimi ve denetimi altında iyileştirilmesi gerektiğini belirtmiştik. EEK üyeleri, Dayanışma İnisiyatif Komitesi’nin kuruluşuna katılmıştı.
Bizler, EEK içinde, sermaye birikiminin ve kapitalist krizin bedelini işçilere ödetmemek adına, Mücadele ve Dayanışma Kervanı’nın devletten ve bürokratlardan bağımsız olarak, proletaryanın süregiden sınıf mücadelesinin örgütlenmesinde bir koordinasyon merkezi olması için mücadelemize devam edeceğiz.
Bu büyük umutlar ve krizler çağında, VioMe ve ERT3 işçileri, işçi denetimi ve yönetimi tartışmaları üzerine Yunanistan ve uluslararası işçi hareketleri tarihinde yepyeni bir sayfa açmıştır.
Marius von Voorthuizen
(EEK ve VioMe İşçileri Mücadelesiyle Açık Dayanışma İnsiyatifi ve ERT3’le Dayanışma üyesi)