Türkiye, mecliste halktan köşe bucak kaçırılan tartışmalar, açık oylama dayatmaları ve tekme tokat kavgalar eşliğinde geçirilen anayasa değişikliklerini oylamak üzerine referanduma götürülüyor. Bu anayasa değişiklikleri Türkiye'de bir istibdad rejiminin inşasını ifade etmektedir. Türkiye'nin tüm milletlerden, memleketlerden emekçi halkının hep birlikte devrimlerle son verdiği istibdad bir anayasa değişikliği referandumu ile yeniden ihya edilmek isteniyor. II. Abdülhamid'in istibdad dönemi Osmanlı köylüsünü sömüren toprak sahibinin, ağanın, tefecinin, köylünün ürününü vergi toplayarak yağmalayan mültezimin, mütegallibenin ve ayrıcalıklı saray bürokrasisinin çıkarlarını temsil ederdi. Bugünün istibdadı, emperyalist şirketlerin, borsa yatırımcılarının, yerli büyük sermayenin ve modern tefeci bankaların çıkarları üzerinde yükseliyor. Devrimci İşçi Partisi, tüm Türkiye'nin işçi sınıfını ve emekçi halkını sermayenin çıkarları doğrultusunda ihya edilmek istenen bu istibdad rejimine karşı bir sınıf mücadelesine çağırıyor!
1908 yılında istibdadı yenilgiye uğratan Hürriyet Devrimi, sonradan Abdülhamid kadar Almancı olan Enver Paşa ile sınırlı değildir. Bu devrimde yer alan işçi sınıfı -yüzlerce grevle Türkiye'nin toplum ve siyaset sahnesine çıkan liman, tersane, demiryolu, cam, telgrafhane, tütün, tramvay işçileri, hamallar, tulumbacılar ve diğerleri- Türkiye işçi sınıfının daha sonraki mücadelelerinin yolunu döşedi. Devrim, istibdadı yenilgiye uğratarak bu mücadeleleri olanaklı kıldı! Sınıfımız, daha sonra Saraçhane mitinginden Kavel grevine, 15-16 Haziran'dan MESS grevlerine, 89 Bahar eylemlerinden Zonguldak büyük madenci yürüyüşüne, kamu emekçilerinin 17-18 Haziran 1995 Kızılay eyleminden Tekel işçilerinin Sakarya komününe, 1 Mayıslar'dan 2015'in fiili işgalli metal grevlerine kadar nice büyük mücadeleden geçerek bugünlere ulaştıysa bu sayededir. İstibdad yenildiği içindir. İşçi sınıfımız milli mücadeleye katıldı, Cumhuriyeti sırtında taşıdı, darbelerle boğuştu, işbirlikçi iktidarlara ve onların ortağı emperyalizme karşı çıktı, bu ülkede hak ve özgürlükler adına ne varsa bu ülkenin emekçi halkı dişiyle tırnağıyla söküp aldı. Şimdi bütün bu hak ve özgürlükler büyük bir tehdit altındadır! Dahası tüm ulus kan emici sermayenin kâr hırsı ve iç kavgaları ile emperyalist boyunduruğun altında bir çöküşün ve kardeş kavgasının eşiğine gelmiştir. Bir kez daha Türkiye'nin işçi sınıfı ve tüm emekçileri ulusun kaderini değiştirme, kardeş kavgasının yerine sınıf kavgasını geçirme, sermayeyi, emperyalizmi ve istibdadı yenme görevi ile karşı karşıyadır. Bundan bir asır önce Abdülhamid istibdadı yenilgiye uğratılırken nüfusun küçük bir azınlığı olan işçi sınıfımız, bugün milyonlarıyla bir devdir. Bu büyük görevi yerine getirecek güce de, geleneğe de, deneyime de sahiptir.
Devrimci İşçi Partisi'nin çağrısı şu ya da bu partiye oy vermiş olanlara, şu ya da bu hayat tarzını benimseyenlere, şu ya da bu kimliğe sahip olanlara değil, tartışmasız Türkiye'nin ezici çoğunluğunu oluşturan her memleketten işçi sınıfına ve emekçi halkadır. Halkımızın en sebatkâr, kararlı ve azimli kesimi olan kadınlara ve gençleredir. Fabrikada, tarlada üreterek, madende, tersanede iş cinayetine uğrayarak, evde çalışarak, cephede ölerek tüm bir ülkeyi ve ülkenin tepesine çöreklenmiş kan emici sömürgenleri sırtında taşıyanlar, bir avuç azınlığı zenginlik içinde yaşattığı kadar insanca yaşamayı, tüm zenginlikleri ürettiği kadar yönetmeyi de hak edenleredir. Biz şu ya da bu partiye ya da partilerin içinde şu ya da bu akıma hitap etmiyoruz. Biz geleceğimizi halk düşmanlarının kendi aralarındaki çıkar çelişkilerine bağlamıyoruz. Biz dosdoğru işçi sınıfının kendisine ve emekçi halkımıza üzerimizdeki sınıf tahakkümünü pekiştirecek olan istibdad rejimine HAYIR deme çağrısı yapıyoruz.
Devrimci İşçi Partisi'nin çağrısı kurulacak referandum sandıklarında sermayenin istibdad rejimine HAYIR deme çağrısıdır! Bu çağrı referandum günü ile sınırlı bir çağrı değildir. İstibdad bugünden inşa ediliyor. Sandıklar eşit ve özgür koşullarda kurulmuyor. Güya bambaşka amaçlarla getirilmiş olan OHAL özgürlükleri cendereye alıyor. Baskı var. Basın tutsak. Mahkemeler rehin alınmış. Grevler yasaklanıyor.
Bu baskılar olmasa Türkiye'nin emekçi halkı ezici çoğunlukla bu istibdad rejimine HAYIR diyecektir! Bunu gayet iyi biliyorlar. Yoksa meclis görüşmelerini TRT'den yayınlatmayıp, maddeleri itina ile halktan gizlemeye çalışırlar mıydı? Milletvekillerini bile tehditle, şantajla, açık oylamaya zorlarlar mıydı? Halkı evet çıkmazsa terör artar diye tehdit ederler miydi? HAYIR demek için yayınlanan bildirinin toplatılması, vapurda propaganda yapanın polis baskısına uğraması, ağzını açanın mafya bozuntuları tarafından tehdit edilmesi, sokağa çıkanın kurşunlanması bundandır! Ancak bu çabalar nafiledir. Daha önce hangi partiye oy vermiş olursa olsun bu ülkenin işçi sınıfı ve emekçi halkı, kendisini küçük görerek “ceketimi assam seçtiririm” diyenlere, kendisini aşağılayıp “ayaklar baş olursa” diyerek büyüklenenlere, Soma’da iş cinayetinde hayatını yitiren 301 madencinin kardeşini, hemşehrisini tekmeleyenlere, kendisinden kula kulluk etmesini bekleyenlere HAYIR diyerek gereken cevabı verecektir. Ancak bu cevap sandıklardan önce her türlü baskıya karşı da HAYIR demeyi gerektirir. Eşit ve özgür bir referandumun güvencesi, eşit ve özgür bir ortamda kaybedeceğini bilenler olamaz! Emekçi halkımız kuzuyu kurda emanet etmeyecektir! İstibdada karşı işçi ve emekçinin özgürlük mücadelesi referandum sürecinde başlamıştır, sandıklarda devam edecektir. Daha sonrasında da tüm gücüyle sürecektir. Bugün sandıkta verilen mücadele yarın fabrikada, madende, tersanede, tarlada ve okulda katlanarak artacaktır. İşçi sınıfı istibdada razı olmayacaktır!
Sandıklardan çıkacak güçlü bir HAYIR, sermayeye ve istibdada karşı sınıf mücadelemizi güçlendirecek, yıllardır kullanmamız engellenen grev hakkını yeniden kazanmamızın, taşeron illetini tarihe gömmemizin, yaklaşan krizde işimizi yitirme tehlikesinin önüne geçmemizin, işçinin iş güvencesini, memurun 657 ile sağlanan güvencelerini korumamızın, açlık ücretine talim etmek yerine insanca yaşamamızın yolunu döşeyecektir. Sandıklardan çıkacak güçlü bir HAYIR, ulusu çöküşün ve kardeş kavgasının eşiğinden kurtararak eşitliğe ve özgürlüğe doğru yürüyüşümüzü büyütecektir. Sandıklardan çıkacak güçlü bir HAYIR, kadınların nice mücadelelerle elde ettikleri, bugün ise büyük tehdit altında olan hak ve özgürlüklerini korumanın ve geliştirmenin tek yoludur. Sandıklardan çıkacak güçlü bir HAYIR, gençlerin başı dik, özgür yaşamasına, daha da önemlisi işsizliğin pençesinde kıvranmaya mahkûm olmaktan kurtulmasına giden yolu açacaktır. Emperyalistler her zaman tek adamla daha kolay anlaşır, işine gelmediğinde tek adama dayalı istibdad rejimlerini daha kolay çökertir. Bu ülkelerin halkını birbirine daha kolay kırdırır. Başka halkları ezen bir halk özgür olamaz. Sandıktan çıkacak güçlü bir HAYIR Türk, Kürt, Arap tüm kardeş halklar arasında eşitliğin ve barışın önünü açacak, emperyalizme karşı ortak mücadeleyi güçlendirecektir.
Bugün referandumda karşı karşıya gelen iki seçenek var. Karşı karşıya olanlar Türkler ve Kürtler değildir. Aleviler ve Sünniler değildir. Farklı yaşam tarzları, kimlikler hatta partiler de değildir. Hangi sermaye partisinin referandumda ne diyeceğinin bir önemi yoktur. Türkiye'de fabrikada, tarlada, madende, tersanede, okulda, mahallede, yollarda, hastanelerde her yerde karşı karşıya olan iki sınıf vardır. Toplumun işçi ve emekçi çoğunluğu ile sömürücü bir azınlık karşı karşıyadır. Bu karşıtlıkta işçi ve emekçilerin menfaatini yansıtan tek seçenek HAYIR olacaktır. İşçi ve emekçinin HAYIR’da birleşmesi kardeş kavgasının yerine sınıf kavgasını geçirecek tek yoldur.
Bu düzenden şikâyetçi olan herkesi, referanduma yaşam tarzı, kimlik, memleket millet ya da mezhep temelinde yaklaşanlardan farklı olarak, sınıf tahakkümünü istibdad ile pekiştirme girişimine karşı işçi sınıfı saflarında birlikte mücadele yoluna davet ediyoruz.
Devrimci İşçi Partisi bu yolun yolcusudur! Tüm işçi ve emekçileri sermayeye, istibdada ve emperyalizme HAYIR diyerek, eşitliğin ve özgürlüğün yolunda yoldaş olmaya çağırıyoruz!
Devrimci İşçi Partisi Merkez Komitesi
03 Şubat 2017