Değerli FİT-U’lu yoldaşlar,
Sizlere, dört farklı devrimci ve sosyalist partiden oluşan ve 27 Ekim 2019’da Arjantin’de gerçekleşecek seçimlere katılacak olan FİT-U’ya (Frente de la Izquierda y de los Trajabadores-Unidad, Solun ve İşçilerin Cephesi-Birlik) desteğimizi ifade etmek için yazıyoruz.
Ülkenizin, şu anki kapitalist dünyada en şiddetli yaşanan, çok derin bir ekonomik krizin pençesinde olduğunun, hatta iflasın eşiğinde olduğunun bilincindeyiz. Arjantin’de işçi sınıfının bir kısmının özellikle işsizlerin, yoksulların açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmasını üzülerek takip ediyoruz. Bu kriz 2001-2002 yıllarında yaşanan krizin neredeyse bir tekrarı oldu; Arjantinli işçiler ve emekçiler o krize karşı şanlı Argentinazo eylemlerini gerçekleştirmişlerdi. Hal böyle iken yaklaşan seçimlerde, Arjantin halkının önüne o kötü ünlü krizden beri ülkeyi yöneten iki güç çıkmış bulunuyor. Bir tarafta IMF ve Trump’ın emrinde olan Mauricio Macri, diğer tarafta ise Peronist eski başkan Cristina Fernández Kirchner ile onun ekran yüzü olan Alberto Fernández, Macri’ye karşı başkan adayı. Sürekli olarak, Arjantin halkını ekonomik yıkımın ve felaketin eşiğine getiren işte bu burjuva güçlerdir.
Arjantin’in emekçi kitlelerinin yaşanan bu yüz kızartıcı duruma tüm güçleriyle mücadele ederek cevap vermesini gururla takip ediyoruz. İşçi mücadelelerinde bir yükselişin olduğunu, işsizlerinpiquetero hareketinden kapanan fabrikaların işçilerinin direnmesine, Patagonya’nın Chubut bölgesinde bulunan kamu işçilerinden diğer pek çok mücadeleye bakarak anlayabiliyoruz. İşçi sınıfının tüm dünyada çıkarlarının ortak olduğunu unutmuyor, bütün bu mücadeleleri enternasyonalist bir bilinçle destekliyoruz. Biz bu seçimleri tam da bu sınıf mücadelesi bağlamında ele alıyoruz. FİT-U’nun(Solun ve İşçilerin Cephesi-Birlik)seçimlerdeki mücadelesini, işçi sınıfının, burjuvazinin politik güçlerinden bağımsızlaşmak için mücadele edeceği bir başka alan olarak görüyoruz. Soldan ilk turu geçip seçimlerdeki tek inandırıcı sosyalist seçenek olan FİT-U’nun seçimlerde alacağı sonuçları; seçimler bittikten sonra işçi sınıfının işyerlerine, meydanlara, yoksul mahallelere, okullara taşıyacağı mücadelenin bir ölçüsü olarak değerlendiriyoruz. Bu yüzden tüm çabalarınızı enternasyonalist bir inançla destekliyoruz.
Hepimiz, Arjantin’deki krizin, dünya kapitalizminin Eylül 2008’de başlayan ve hâlâ çözülmemiş olan derin ekonomik buhranın bir parçası olduğunun farkındayız. Aynı zamanda dünya kapitalizminin içinde bulunduğu bu derin ekonomik kriz kapitalizmin tarihsel gerilemesinin çarpıcı bir göstergesidir. Üretici güçlerin toplumsallaşmasıyla demokratik merkezi planlama tek çıkar yol olarak karşımızda dururken kapitalist özel mülkiyet bu çözümün önünde zorlu bir engel olarak dikilmiş durumdadır.
Bu tehlikelerden biri insanlığın ufkunda yeniden beliren dünya savaşıdır. Emperyalizm, yükselmekte olan dünya güçleri Çin ve Rusya’ya diz çöktürmeyi arzuluyor. Diğer bir tehlike ise gezegenimizin karşı karşıya kaldığı ekolojik felakettir. Emeği olduğu gibi, doğayı da sömüren sermayenin bu felakete bir çözüm üretmesi olanaksızdır. Birleşmiş Milletler eliyle pazarlanan “yeşil kapitalizm” bir kandırmacadan ibarettir. Bu tehlikeler arasında belki de en önemlisi, finans-kapitalin barbarca akımlarının yani uzun zamandır uykuda olan faşizmin yeniden baş göstermesi ve güç kazanmasıdır. Bu hareketler, dünya işçi sınıfının dikkatini, kapitalizmin iflasından, acımasızlığından ve dünyaya hükmedenlerin utanç verici zenginliklerinden başka yöne çekmek, milleti millete, dini dine, göçmeni yerliye kırdırmak istemektedir.
Ancak, şansımıza günümüz dünyasında güçlü olan eğilimler bunlarla sınırlı değildir. Bir yandan 21. yüzyıl kapitalizminin ürünü olan bu gerici ve barbar akımlar yükselirken, diğer yandan emekçi kitleler bir dizi halk isyanı ve devrimlerle tüm dünyada umut ve daha iyi bir dünya özlemiyle ayağa kalktılar. 2011-2013 yılları arası Arap devrimleri, aynı dönemde Yunanistan ve İspanya’dan Türkiye ve Balkanlara uzanan kitlesel hareketler, New York’tan başlayıp 50’den fazla şehre yayılan, ABD’deki Wall Street’i İşgal Et hareketi ve 2013’te Brezilya’da 600 kentte gerçekleştirilen protestolar, bütün bu olaylar, tüm hepsinin özgül tarafları bir yana, kapitalizmin iflasına bir tepkinin göstergesidir.
Sisi’nin 2013’te Mısır’da yaptığı Bonapartist hükümet darbesi bir durgunluk yarattı. Emekçi kitleler yüzünü parlamenter çözümlere, Anglo-Amerikan dünyasında Bernie Sanders ve Jeremy Corbyn’e; Avrupa’da Syriza, Podemos ve Portekiz’deki Sol Blok’a; Meksika’da ise Andrés Manuel López Obrador’a döndü. Ancak şimdi rüzgâr yeniden isyan ve devrimden yana esmeye başladı. Ürdün, Tunus ve yeni bir halk ayaklanmasının eşiğinde olan Irak’ta (ve elbette Arap olmayan İran’da) 2018 yılında gerçekleşen halk isyanları, Sudan ve Cezayir’de hâlihazırda sürmekte olan devrimler, Arap dünyasının bir kez daha ayağa kalktığını gösteriyor. Baskının akıl almaz boyutlara ulaştığı Mısır’da bile kitleler bir kez daha düzene meydan okumaya başladı. Bu yazının yazıldığı sırada, 100 kişinin hayatına kaybetmesine rağmen Irak halkı kahramanca sokaklara çıkıyor, Amerikan emperyalizminin inşa ettiği “demokrasiye” isyan ediyor. Lübnan ise listenin son halkası. Sizin kıtanızda ise Porto Riko, Haiti ve Ekvator büyük kitlesel eylemlerle sarsıldı. Avrupa’da ise Sarı Yelekliler hareketi hala sönümlenmemişken üstüne Macaristan’da “kölelik yasasına” karşı halk isyan etmiş ve Katalan hareketinin ezilmesine karşı büyük bir protesto dalgası yükselmiştir. Bunlar Avrupa’da sadece en gelişmiş kitlesel hareketlere örneklerdir.
İnsanlık bir kez daha, ilk olarak 20. yüzyılın büyük kadın devrimcisi Rosa Luxemburg’un belirttiği gibi bir yol ayrımıyla karşı karşıyadır: Ya sosyalizm ya barbarlık! Bu durumda biz devrimciler, kapitalizmin tarihsel gerilemesinin ve bunun ürünü olan barbarlık eğiliminin çözümünü işçilerin gücünde görüyoruz.
Arjantin şu an, kapitalizme karşı mücadelede işçi sınıfının hegemonyasının kurulma ihtimalinin olduğu belki de tek ülke konumundadır. FİT-U, diğer ülkelerde kendisini burjuva hakimiyetinin alternatifi olarak sunan reformist partilerden farklı olarak, proletaryanın enternasyonal ve devrimci mirasını sahipleniyor.
Bizim davalarımız ortaktır çünkü bizler enternasyonalistiz. Bizim ve dünyanın bütün işçi sınıfları, dünya devrimini zafere ulaştırarak kapitalizmin yarattığı yoksulluğu ve barbarlığı dünyadan silecektir. Bu sebepten ötürü, sizin kavganız bizim kavgamızdır.
Yaşasın işçi sınıfının bağımsızlığı!
Tüm ezilenlerin kurtuluşu yolunda dünyanın her yerinde işçi sınıfının iktidarı için ileri!
Yaşasın uluslararası işçi sınıfının birliği!
Örgütler
DİP (Devrimci İşçi Partisi), Türkiye
Rusya Komünistleri Partisi (RPK), Rusya
Birleşik Komünist Partisi (OKP), Rusya
Eszmélet (Marksizm dergisi), Macaristan
Marksist İşçi Birliği, (MTL - Marxilainen Työväenliitto), Finlandiya
Proleter Devrimci Yeniden Doğuş (ROR), Fransa
Fikir Alışverişi Sosyal Forumu, Wrocław Seksiyonu (Społeczne Forum Wymiany Mysli), Polonya
Polonya Sosyalist Partisi, Wrocław Seksiyonu (Polska Partia Socjalistyczna, oddział Wrocław), Polonya
Solidarna Bulgaria, Bulgaristan
Dokumentalni Foundation, Bulgaristan
Hakikat, Azerbaycan
Sarkhatism (İşçi sınıfı haberleri kanalı), İran
Kişiler
Yosif Abramson (Rusya Komünistleri Partisi Merkez Komitesi üyesi, Marksist Sosyal Bilimciler Birliği (AMSS) üyesi, Teknoloji ve Bilim doktoru), Rusya Federasyonu
Mihayil Konaşev (Marksist Sosyal Bilimciler Birliği (AMSS) üyesi ve “Sovyetler Birliği” Derneği üyesi), Rusya Federasyonu
Tatyana Filimonova (Rusya Ulusal Kütüphanesi Plehanov Evi yöneticisi), Rusya Federasyonu
Tamás Krausz (Lenin. Bir Siyasi Biyografi yazarı), Macaristan
Vanya Grigorova (Avrupa Seçimleri bağımsız adayı), Bulgaristan
Ana Bazac (Profesör, Mantık, Metodoloji ve Bilim Felsefesi Bölümü, Romanya Tarih, Felsefe, Bilim ve Teknoloji Komitesi üyesi, Romanya Akademisi), Romanya
Danyela Penkova (Dokumentalni Vakfı), Bulgaristan
İlyan Stançev (Dokumentalni Vakfı), Bulgaristan
Sofya Zvereva (OpenSpace yönetim kurulu başkanı), Rusya Federasyonu
Elin Ehsani (Helsinki Üniversitesi Modern Diller Bölümünde araştırmacı), İran
Muhammed Gaznavyan, İran
Samira Kiya, İran
Şahrok Katib, İran
Araş Firuzan, İran
Ceylan Velyu, Makedonya
Zoran Vasileski, Makedonya
Nikola İgnatovski, Makedonya
Sungur Savran (DİP Genel Başkanı), Türkiye
Fikret Başkaya (Emekli Profesör, Özgür Üniversite Başkanı), Türkiye
Haluk Gerger (Emekli Profesör), Türkiye
Levent Dölek (DİP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ndeki görevinden OHAL KHK’sı ile ihraç edildi), Türkiye
Armağan Tulunay (DİP Enternasyonal Komisyon üyesi), Türkiye
Mert Kükrer (DİP Enternasyonal Komisyon üyesi, ODTÜ Biyoloji Bölümünde araştırma görevlisi)
Özgür Öztürk (Doçent, İktisatçı, Samsun Üniversitesinden OHAL KHK’sı ile ihraç edildi, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Kurtar Tanyılmaz (Çalışma Ekonomisi alanında Doçent, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Burak Gürel (Sosyoloji alanında öğretim üyesi, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Barkın Asal (Akademisyen, Hukukçu, İstanbul Üniversitesinden OHAL KHK’sı ile ihraç edildi, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Kutlu Dane (Eskiden Kamu Maliyesi alanında araştırmacı, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Özdeniz Pektaş (Eskiden Siyaset Çalışmaları alanında araştırmacı, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Nadir Gazanfari (Fizik alanında öğretim üyesi, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Ertuğrul Oruç (Uzman doktor, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Burak Başaranlar (Binghamton Üniversitesi Tarih Bölümünde araştırma görevlisi, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye
Mustafa Kemal Coşkun (Doçent, Sosyolog, Ankara Üniversitesinden OHAL KHK’sı ile ihraç edildi, Devrimci Marksizm/Revolutionary Marxism Kolektifi Yayın Kurulu), Türkiye