Sudan'da Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi'nin devrilmesi ve geçiş hükümetinin görevden alınması, emperyalistlerin “uluslararası toplumunun” ve Batı medyasının ısrarla öne sürdüğü gibi basit bir askeri darbe değil, bir karşı devrimdir. Aralık 2018'de başlayan Sudan devrimi, Ömer El Beşir'in 30 yıllık diktatörlüğüne son verdi ve Nisan 2019'da diktatörü hapse attı, ama ardından silahlı kuvvetlerin Genelkurmayı önünde 2 ay boyunca oturma eylemini sürdürdü. Yüzden fazla kişinin şehit düştüğü 3 Haziran 2019 katliamının ardından, Sudan'ın kahraman halkı 30 Haziran'da yeniden ayağa kalktı. El Beşir'in düşmesinden sonra görevi devralan Geçiş Dönemi Askeri Konseyi, devrimci kitlelerin gücüne teslim olmak zorunda kaldı, ancak iktidarı devrim liderliğinin temsilcileriyle paylaşmak için bir Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi kurma manevrası yaptı. O dönemde devrimin liderliği, başında Sudan Meslekler Birliği bulunan Özgürlük ve Değişim Güçleri'nin elindeydi.
Ardından gelen uzlaşma, devrimi durdurdu, ancak tamamen sona erdirmedi. Bu yüzden, Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı General Abdülfettah El Burhan liderliğindeki ordunun bu hamlesi, devrimin kontrol ettiği son mevzileri elinden alarak devrimi tamamen tasfiye etme girişimidir. Bu nedenle, bir karşı devrimdir.
Ancak Sudan devrimi, askeri müdahale öncesi duruma dönülerek yeniden canlandırılamaz. Bu, o dönem (Temmuz 2019) etkili durumda bulunan, ülkenin modern, nispeten varlıklı küçük burjuvazisini (ücretli sınıfların üst kesimine ek olarak doktorlar, avukatlar, gazeteciler gibi profesyonel tabakaları) temsil eden liderliğin yaptığı, intihar anlamına gelen bir hareketti. Bu tabakalar sadece Sudan'da yeni bir demokratik rejimin koruyucusu olarak gördükleri emperyalist sistemle yakından bağlantılı Batı tipi bir demokrasinin peşindedirler.
Bununla birlikte, genel olarak ordunun ve özelde de Hızlı Destek Güçleri’nin lideri olan kasap Muhammed Hemdan'ın (Hemiti) siyasi ayrıcalıklarından ve daha da önemlisi ekonomik çıkarlarından gönüllü olarak vazgeçmelerini beklemek işin doğasına açık şekilde aykırıydı. Ordunun yönetime el koyması bu durumu açıkça kanıtladı. Sudan devrimi bu defa aynı liderlik ve aynı stratejik bakış açısıyla zafere ulaşamaz.
Emperyalistlerin ordunun bu hareketine karşı yüksek sesle protestoları, aslında ilk aşamada kontrolü ele alan küçük-burjuva liderliğin emperyalizm yanlısı yapısından kaynaklanıyor. Emperyalist burjuvazi, Sudan toplumunda çok daha ileri gitmeye ve sonunda işçi sınıfını iktidara getirecek bir sürekli devrim sürecini başlatmaya hazır güçlerin olduğunun farkında ve korkuyor. Sadece büyük şehirlerin merkezinde etkili olan Sudan Meslekler Birliği dışında, devrimin bir başka önderliği daha var: Devrimin ilk aşamasında, işçi sınıfı ailelerinin ve kent yoksullarının el ele vererek sadece soyut bir demokrasi talebi için değil, aynı zamanda ekmekleri için de mücadele ettiği yoksul mahallelerin bağrında hayat bulan Direniş Komiteleri. Bu Direniş Komiteleri, ilk aşamada hareketin liderliğiyle rekabet edemeyecek kadar dağınıktı. Ancak şimdi ülkeden gelen haberler devrimin bu aşamasında çok daha fazla ses getiren Milyonların Yürüyüşü Birleşik Meclisi’nde çok etkili olduklarını gösteriyor.
Meclis, ordunun müdahalesinden önceki iktidar paylaşımı düzenlemesine geri dönüşü değil, iktidarın sivillere devredilmesini savunuyor. Sudan sokakları sivil ve laik bir rejimin kurulması gerektiği anlamına gelen “Medeniyye” sloganıyla yankılanıyor. Direniş Komitelerinin yörüngesindeki bir azınlık, Özgürlük ve Değişim Güçlerini askeri kanatla “kan ortaklığı” kurmakla bile suçluyor.
Sudan devrimini başarıya ulaştıracak yol budur. Dünya çapındaki işçi sınıfı güçleri, Sudan'daki işçilerin ve yoksulların orduyu yenmelerine ve işçi sınıfının, köylülüğün ve yoksulların çıkarlarına hizmet eden demokratik bir rejim kurma yolunda ilerlemelerine yardım etmek için her şeyi yapmalıdır. Aksi takdirde Sudan devrimi, emperyalist güçlerin savunduğu “demokrasi” ile Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'ın desteklediği askeri rejim arasındaki müzakere ve uzlaşmalarda enerjisini ve umudunu tüketecektir.
Kahrolsun askeri müdahale! Karşı devrimi ezmek için ileri!
Tüm işçi örgütleri ve sosyalist örgütler, kahraman Sudan halkıyla enternasyonal dayanışmaya!
Devrimci hareket Direniş Komiteleri etrafında yeniden örgütlenmelidir!
İşçi sınıfının devrimci partisinin inşası için ileri!
İşçilerin ve yoksulların geçimine öncelik! Tüm bankalar ve altın üretimi ve ticareti de dâhil olmak üzere ekonominin hâkim doruklarının kamulaştırılması gerek!
İç savaş mağduru tüm mültecilere evlerine dönme hakkı!
Ordunun tüm ticari faaliyetlerine son vermek gerekir! Generallerin tüm gayrimeşru mülklerini kamulaştırılmalıdır!
El Beşir ve darbeci generaller Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde değil ama, Sudan'daki devrimci halk mahkemelerinde yargılanmalıdır!
Sudan'ı emperyalizme ve Körfez ülkelerine köle yapan bağları koparmak gerekir! El Burhan'ın İsrail'i tanıma kararı geri alınsın, Siyonist devletle tüm bağlar kesilsin!
Tüm iktidar Direniş Komitelerine!
Hristo Rakovski Uluslararası Sosyalist Merkezi
RedMed internet ağı
Devrimci İşçi Partisi (DİP), Türkiye
İşçilerin Devrimci Partisi (EEK), Yunanistan
Devrimci Proleter Yeniden Doğuş (ROR), Fransa
Marksist İşçi Birliği (MTL), Finlandiya