Akdeniz: Dünya devriminin yeni havzası!

The Mediterranean: new basin of world revolution!

البحر الأبيض: الحوض الجديد للثورة العالمية

مدیترانه: حوزه جدید انقلاب جهانی

Il Mediterraneo: nuovo bacino della rivoluzione mondiale!

Μεσόγειος: Νέα λεκάνη της παγκόσμιας επανάστασης!

Derya Sıpî: Deşta nû a şoreşa cihânê

Միջերկրական ծով: նոր ավազանում համաշխարհային հեղափոխության.

El Mediterráneo: Nueva cuenca de la revolución mundial!

La Méditerranée: nouveau bassin la révolution mondiale!

Mediterrâneo: bacia nova da revolução mundial!

NATO’nun genişlemesine ve askeri-mali boyunduruğuna hayır!

Dünyanın en büyük ve kanlı terör örgütü NATO Vilnius zirvesinde toplanmıştır. Bu zirvenin ilk haberi Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya üyeliğini desteklemesi olmuştur. Bu karar hem dünya halklarının hem de Türkiye halkının aleyhinedir. Erdoğan’ın bu karar karşılığında belirli tavizler alıdığına dair yapılan propaganda gerçeği yansıtmamakta, tam tersine perdelemektedir. Türkiye’nin İsveç’e “terör” başlığı altında sunduğu talep ve şartlar tamamen göstermeliktir. Pazarlık kozlarından ibarettir.  Terörle de terörizmle de ilgisi yoktur. ABD’den F16 savaş uçaklarının alımı konusunda Biden’in yeşil ışık yakması, yine İsveç ve ABD’den Türkiye’nin Avrupa Birliği tam üyeliğine yönelik destek vaadi vb. Türkiye için birer kazanım değildir. Tam tersine Türkiye’nin boynundaki mali ve askeri zincirleri sıkılaştıracak gelişmelerdir.

F16 savaş uçakları alımı Türkiye’nin güvenliğine katkı değil tehdittir. Çünkü bu pazarlık Türkiye’nin NATO’nun emperyalist ve terörist savaş planlarına angaje edilmesine bağlanmıştır. Vilnius zirvesi NATO’nun üç kademeli bir kuşatma ve saldırı planını karar altına almaktadır. NATO, yüksek kuzey (kutuplar) ve Atlantik’te (Kuzey Bölge Planı), Baltık denizinden Alplere uzanan bölgede (Orta Bölge Planı) ve Akdeniz ile Karadeniz’i kapsayan (Güneydoğu Bölge Planı) Rusya’yı kuşatmak ve Ukrayna’da sürdürdüğü vekalet savaşını yeni bir boyuta yükseltme planı yapmaktadır. Türkiye bu planın Güneydoğu kanadına angaje edilerek sıcak savaş cephesine sürülmektedir. Erdoğan sadece İsveç’in değil Ukrayna’nın da NATO üyeliğini savunan açıklamasıyla bu plana dahil olmaya hazır olduğunu ilan etmiştir. Sadece sözlü olarak da değil. NATO’nun Ukrayna’da vekil olarak kullandığı Nazi örgütlerinin elebaşlarını cepheye göndererek, bu doğrultuda Rusya ile yapılmış mutabakatı açıkça çiğneyerek, eylemiyle de net bir irade beyanında bulunmuştur.  Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğinin bir nükleer savaşı tetikleyebileceği, Türkiye’nin halen İncirlik’te ABD’nin atom silahlarına ev sahipliği yapmakta olduğu unutulmamalıdır. Herşey bir yana NATO’nun 15 Temmuz darbe girişiminin ortağı olduğu, meclisin İncirlik’ten kalkan uçakların beslediği F16’lar tarafından bombalandığı gerçeği ortadadır. Tüm bunlar hem NATO’nun haksız ve saldırgan savaşına ortak olmaktır hem de Türkiye’nin emekçi halkını büyük tehlikelerle yüz yüze getirecektir.

Erdoğan’ın NATO karşısındaki bu teslimiyeti, kuruluş harcında emperyalizme biat etmek  olan AKP’nin siyasal çizgisiyle uyumludur. Bununla birlikte Türkiye’nin döviz rezervlerini tamamen tükettiği, devasa bir dış borç batağı içine sürüklendiği bir ortamda içine düştüğü mali boyunduruk göz ardı edilmemelidir. Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği üyeliği başlıkları bu mali boyunduruğun bir uzantısıdır. Osmanlı 19. Yüzyıl sonunda II. Abdülhamit döneminde benzer bir borç batağı içine düşerek Düyun-u Umumiye idaresi adı altında devletin vergi toplama ayrıcalığını İngiliz, Fransız, Hollandalı, Avusturyalı, İtalyan devletleri ve şirketlerine vererek yarı sömürge konumuna gelmişti. Bugün de döviz bağımlısı bir ekonomi ve devasa borç batağının kaçınılmaz sonucu Türkiye’nin Dolar’ı basan Washington’un ve Avro’yu basan Frankfurt’un borç kölesi olmaktır. Hiç şüphesiz ki Körfez’deki vekilleriyle birlikte Londra da masadadır. Vilnius zirvesi Türkiye’yi sadece emperyalist savaşın bir cephesi yapmamakta 21. Yüzyılın Düyun-u Umumiyesi’ni de inşa etmektedir.   

Türkiye’nin emekçi halkının çıkarı dış borcun reddinde, Gümrük Birliği’nden çıkmakta, AB ile aday üyelik sürecinin sonlandırılmasında, dış ticarette devlet tekelinde ve dövize bağımlılığının devlet mülkiyeti ve planlamaya dayanan bir temelde sona erdirilmesindedir. Türkiye emekçi halkının güvenliği NATO’dan çıkmaktadır! NATO’nun Rusya’ya karşı Ukrayna’daki Nazi vekilleriyle sürdürdüğü vekalet savaşına Türkiye’nin ortak olması kabul edilemez. Türkiye’nin emekçi halkının yeri tüm dünyanın halklarıyla birlikte emperyalizme karşı saflardır. Dünya halklarının baş düşmanı, emperyalist savaş aygıtı ve dünyanın en büyük terör örgütü NATO yıkılmalıdır!

NATO’nun genişlemesine hayır! 

NATO’nun Ukrayna’da yürüttüğü vekalet savaşına ortak olmaya hayır!

Yeni bir Düyun-u Umumiye’ye hayır! 

Emperyalizmin askeri ve mali boyunduruğuna son! 

Emperyalist zincirleri kır!

NATO’dan çık! NATO’yu yık!

Devrimci İşçi Partisi Politbürosu